
Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen intifa hakkı, başkasına ait bir mal üzerinde kişiye tam yararlanma yetkisi tanıyan sınırlı bir ayni haktır. Özellikle gayrimenkul hukuku kapsamında sıkça karşılaşılan bu hak, taşınmazlar üzerinde malik dışında bir kişinin kullanımına olanak tanır. Ancak intifa hakkının kapsamı ve sınırları, birçok hukuki soruyu da beraberinde getirmektedir. Bu sorulardan biri de “İntifa hakkı devredilebilir mi?” sorusudur. Bu yazımızda intifa hakkının ne olduğu, devredilip devredilemeyeceği, mirasçılara geçip geçemeyeceği ve Yargıtay’ın konuya ilişkin emsal kararlarını detaylı şekilde ele alacağız.
İntifa Hakkı Nedir?
İntifa hakkı, başkasına ait bir mal veya hak üzerinde kişiye tam yararlanma yetkisi veren sınırlı bir ayni haktır. Türk Medeni Kanunu’nun 794. maddesinde düzenlenen bu hak, taşınmazlar üzerinde sıkça görülse de taşınır mallar ve haklar üzerinde de tesis edilebilir. İntifa hakkı sahibi, hakkın konusu olan malı veya hakkı kullanabilir, ondan yararlanabilir ancak mülkiyet hakkına sahip olmadığı için malı satamaz ya da üzerinde başkasına mülkiyet hakkı tanıyamaz.
Bu hak, belirli bir süre için veya hak sahibinin hayatı boyunca tanınabilir. Örneğin, bir taşınmaz malikinin vefatından sonra eşine hayat boyu intifa hakkı tanıması yaygın bir uygulamadır. Böyle bir durumda, intifa hakkı sahibi taşınmazı kullanabilir veya kiraya vererek gelir elde edebilir; ancak taşınmazın mülkiyeti mirasçılara ait olur.
İntifa hakkının süresi, sözleşme veya kanun hükümlerine göre belirlenir. Hukuki niteliği gereği devredilmesi ve miras yoluyla geçmesi konusunda bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Bu nedenle “İntifa hakkı devredilebilir mi?” sorusu, hukuki açıdan önemli bir tartışma konusudur.
İntifa Hakkı Devredilebilir mi?
İntifa hakkı, kişiye malı kullanma ve ondan yararlanma yetkisi veren sınırlı bir ayni haktır. Ancak bu hakkın devredilip devredilemeyeceği konusunda hukuki kısıtlamalar bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 796. maddesi uyarınca, intifa hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır ve kural olarak başkasına devredilemez.
Bununla birlikte intifa hakkı sahibi bu hakkı bizzat devredemese de hakkın getirdiği kullanma ve yararlanma yetkisini başkasına bırakabilir. Örneğin, intifa hakkına sahip bir kişi, bu hakkını bir başkasına kiralayabilir veya işletme hakkını devredebilir. Ancak bu durumda intifa hakkı sahibinin hukuki statüsü değişmez; yalnızca kullanım hakkını başkasına geçici olarak devretmiş olur.
Ayrıca intifa hakkı belirli bir süreyle sınırlandırılmışsa bu sürenin dolmasıyla birlikte kendiliğinden sona erer. İntifa hakkı, hak sahibinin ölümüyle de ortadan kalkar. Bu nedenle intifa hakkı, doğrudan mirasçılara geçmez. Ancak intifa hakkına dayalı kira gibi sözleşmelerin mirasçılara etkisi ayrıca değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak, intifa hakkı devredilebilir mi sorusuna verilecek cevap, hakkın kendisinin değil, ancak kullanım yetkisinin belirli şartlarla başkalarına bırakılabileceği yönündedir. Bu konuda Yargıtay kararları da intifa hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve devrinin mümkün olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
İntifa Hakkı Mirasçılara Geçer mi?
İntifa hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu için miras yoluyla doğrudan mirasçılara geçmez. Türk Medeni Kanunu’nun 796. maddesi uyarınca, intifa hakkı, hakkın tanındığı kişinin ölümüyle sona erer. Bu durum, intifa hakkının devredilemez olmasıyla bağlantılıdır.
Ancak intifa hakkına dayalı olarak yapılan sözleşmeler mirasçılar açısından farklı sonuçlar doğurabilir. Örneğin, intifa hakkı sahibi bir taşınmazı kiraya vermişse, bu kira sözleşmesi intifa hakkı sona erene kadar geçerliliğini koruyabilir. Mirasçılar, taşınmazın mülkiyetine sahip olsalar da intifa hakkı süresi boyunca taşınmazı kullanamaz veya kiracıları tahliye edemezler.
Bir başka önemli husus da intifa hakkının belirli bir süreyle sınırlı olmasıdır. Eğer intifa hakkı bir kişinin ömrü ile sınırlı değilse ve belirli bir süre için tesis edilmişse sürenin dolmasına kadar geçerliliğini korur. Ancak sürenin sonunda yine mirasçılara doğrudan geçmez; sadece malın çıplak mülkiyetine sahip olan kişi veya mirasçılar tam mülkiyet hakkını kazanır.
Sonuç olarak, intifa hakkı doğrudan mirasçılara geçmez, ancak bu hakkın doğurduğu bazı hukuki sonuçlar mirasçıları etkileyebilir. Bu nedenle mirasçılar açısından intifa hakkının etkilerini anlamak önemlidir.

İntifa Hakkı Yargıtay Kararları
Aşağıda yer alan Yargıtay kararı, https://karararama.yargitay.gov.tr/ adresinden alınmıştır.
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2009/7815 E., 2009/11256 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ: Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.12.2007 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkı tescili istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 01.12.2008 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.10.2009 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av…. ile karşı taraf davalı vekili Av…. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Karar
Dava, intifa hakkının tapuya yazımı istemiyle açılmıştır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
TMK m.794’de yapılan tanıma göre intifa hakkı; taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya mal varlığı üzerinde kurulabilir. Aksine düzenleme olmadıkça bu hak sahibine konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlar. İntifa hakkının kurulmasına ilişkin m.795 f.1 ve 2 hükümleri uyarınca intifa hakkı; taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda ise tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde aksine düzenleme olmadıkça yasanın mülkiyete ilişkin hükümleri uygulanır. Kısaca ve başka bir anlatımla, taşınmazlar üzerinde intifa hakkı yasadaki ayrık durumlar dışında resmi senedin düzenlenerek, ikinci aşamada bunun tapuya tescili ile tesis edilebileceğinden, adi yazılı sözleşmeye dayanılarak bu hakkın tesisi mahkemeden istenemez.
Davanın reddi sonuç olarak doğru olduğundan, mahkeme karar gerekçesinin HUMK.nun 438/son maddesince yukarıda yazılı olduğu şekilde değiştirilmesine, davacının bütün temyiz itirazlarının reddi ile gerekçesi DEĞİŞTİRİLMİŞ hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 625,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 20.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Berre Olcay, 2015-2020 yılları arasında Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Hukuk Lisans eğitimini tamamlamıştır. 2018-2019 yılları arasında İstanbul Barosu tarafından düzenlenen Yasal İngilizce ve Terminoloji Sertifika Programı’na katılarak, yedi ay süren eğitim sonunda sertifikasını almıştır. 2016 yılında İrlanda’da bulunan EF Executive Language Institute’da İngilizce dil yeteneklerini geliştirmiş ve C1 seviyesinde İngilizce sertifikası almıştır. İstanbul ve Bursa’da faaliyet gösteren Berre Olcay hem yerli hem de yabancı müvekkillere yönelik kapsamlı çözümler sunmaktadır.