özel hayatın gizliliğinin ihlali

Özel hayat, bireylerin kişisel alanlarını ve mahremiyetlerini koruyan, toplumsal düzeyde saygı gösterilmesi gereken bir kavramdır. Bu çerçevede özel hayatın gizliliği, sadece bireysel bir hak değil, aynı zamanda toplumsal bir değer olarak da korunmaktadır. Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 134, özel hayatın gizliliğini ihlal eden fiilleri suç olarak düzenlemiş ve bu suçların yaptırımlarını belirlemiştir.

Özel Hayatın Gizliliği Nedir?

Özel hayatın gizliliği, kişilerin özel alanlarına, ilişkilerine, düşüncelerine, aile hayatına ve kişisel bilgilerine izinsiz şekilde müdahalede bulunulmamasını ifade eder. Bu hak, bireyin kendisiyle ilgili bilgilerin ifşa edilmesi ya da paylaşılması konusunda kontrol sahibi olmasını sağlar. Anayasa’nın 20. maddesi, özel hayatın gizliliği ilkesini güvence altına almış ve devletin bu hakka yönelik ihlalleri önlemekle yükümlü olduğunu belirtmiştir.

Günümüzde teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte özel hayatın gizliliği ihlalleri de artmıştır. Özellikle sosyal medya, akıllı cihazlar ve çevrim içi platformlar üzerinden yapılan gizlilik ihlalleri, bireylerin mahremiyet haklarını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bu noktada TCK 134, hukuki ve cezai düzenlemelerle bireylerin özel hayatlarını koruma altına almayı amaçlamaktadır.

Türk Ceza Kanunu’nda Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu

TCK 134, bu suçu açıkça düzenlemiş ve suçun kapsamını iki şekilde belirlemiştir:

  1. Gizliliğin İhlali (TCK 134/1): Bireyin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin rızası olmaksızın kaydedilmesi, gizliliğin ihlali olarak değerlendirilmektedir.
  2. Kaydedilen Verilerin İfşası (TCK 134/2): Kaydedilen özel nitelikli bilgilerin, başkalarına aktarılması, paylaşılması ya da yayılması, suçun daha ağır bir halini oluşturur.

Bu düzenleme, kişisel hakları koruma noktasında önemli bir yasal güvencedir. Suçun işlenmesi halinde faile yönelik yaptırımlar, eylemin niteliğine ve sonuçlarına göre değişiklik gösterebilmektedir.

TCK 134: Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Tanımı ve Kapsamı

TCK 134, bireyin özel hayatına yönelik iki temel fiili suç kapsamına almıştır: gizli verilerin izinsiz şekilde kaydedilmesi ve bu verilerin üçüncü kişilerle paylaşılması. Burada suçun oluşması için mağdurun açık rızasının bulunmaması şarttır. Örneğin, kişinin rızası olmadan bir telefon konuşmasının kaydedilmesi, ardından bu kaydın başkalarına gönderilmesi, TCK 134/1 ve 134/2 kapsamına girmektedir.

Kanun, ayrıca suçun niteliğini ağırlaştırıcı haller de öngörmüştür. Örneğin, eylemin basın veya yayın yoluyla gerçekleştirilmesi durumunda cezada artırım yapılmaktadır. Bu düzenleme, topluma açık mecralarda bireylerin mahremiyetini koruma adına kritik bir önem taşımaktadır.

Görüntü ve Ses Kayıtlarının Paylaşılması Yoluyla Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun 134/2. maddesi, görüntü ve ses kayıtlarının ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu düzenlemektedir. Bu kapsamda bir kişinin özel yaşamına ilişkin görüntü veya ses kayıtlarının rızası dışında paylaşılması bu suçu oluşturur. Örneğin, bir bireyin özel bir toplantıda çekilmiş fotoğraflarının izinsiz şekilde sosyal medyada yayımlanması, bu madde uyarınca suç teşkil eder. Bu tür fiillerde mağduriyetin boyutu, kayıtların içeriğine ve yayılma biçimine göre değişebilir. Suçun oluşması için failin, bu görüntü veya ses kayıtlarını kasten paylaşması yeterlidir. Bu tür ihlaller, kişisel hakların ağır bir şekilde çiğnenmesine neden olur ve hapis cezası ile cezalandırılabilir.

TCK m.134/2: “Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”

Basın Özgürlüğü Kapsamında Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Eden Fiiller

Basın özgürlüğü, demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurlarından biridir. Ancak bu özgürlük, kişilerin özel hayatına müdahale hakkı tanımaz. Gazetecilik faaliyetleri sırasında kamu yararı ve haber değeri taşıyan olaylar ile bireylerin mahremiyet hakkı arasında bir denge kurulması gerekir. Gazetecilerin çektiği fotoğraf, video veya ses kayıtlarının basın özgürlüğü ve haber verme hakkı kapsamında özel hayatın gizliliğini ihlal etmemesi gerekmektedir. Haber değeri taşımayan ve kamuoyunu ilgilendirmeyen, yalnızca özel hayata dair olan ses ve görüntülerin yayımlanması, basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Örneğin, bir kamu görevlisinin görevini kötüye kullanmasına dair haberler, kamu yararı gerekçesiyle paylaşılabilirken bu haberin özel hayatına dair gereksiz ayrıntılar içermesi basın özgürlüğünün sınırlarını aşabilir. Yargıtay kararlarında, basın özgürlüğüyle bireylerin mahremiyet hakkının çatıştığı durumlarda, kamu yararının olup olmadığı titizlikle incelenmektedir.

Ünlülerin Mahremiyetine Yönelik İhlaller ve Özel Hayatın Gizliliği Suçu

Ünlü kişilerin özel hayatları, kamuoyu tarafından sıklıkla merak edilir. Ancak kamuya mal olmuş olmak, bir kişinin mahremiyet hakkının tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Ünlü bir kişinin özel anlarının fotoğraflanarak izinsiz şekilde paylaşılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilir. Ünlülerin mahremiyetine yönelik ihlaller, özellikle medya ve sosyal medya aracılığıyla sıkça karşılaşılan bir durumdur. Kamuoyu tarafından sürekli takip edilen ünlülerin özel hayatları, sıklıkla haber değeri taşımadığı halde, ticari amaçlarla veya popülerlik kazanma isteğiyle yayımlanabilir. Bu durum, özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir suç oluşturabilir. Ancak ünlülerin toplum önündeki rolleri ve kamuya yönelik paylaşımları, bu gizliliğin sınırlarını etkileyebilir. Örneğin, bir sanatçının plajda bikinili şekilde fotoğraflanması, yalnızca kamusal yaşamlarıyla ilgili bir bilgi taşıdığı düşünüldüğünde, özel hayatın gizliliğini ihlal etmeyebilir. Diğer taraftan, bir ünlünün kişisel yaşamına dair, haber değeri taşımayan, özel ve mahrem bilgilere dair paylaşımlar, toplumun ilgisini çekmeyen bir düzeyde olsa da gizliliğin ihlali olarak değerlendirilebilir. Bu tür ihlaller, yalnızca ünlülerin değil, aynı zamanda toplumsal düzenin ve bireysel hakların korunmasını sağlayan hukuki normların da zedelenmesine yol açar.

İnternet ve Sosyal Medya Üzerinden Yapılan Özel Hayatın Gizliliği İhlalleri

Teknolojinin yaygınlaşması, özel hayatın gizliliği ihlallerini artırmıştır. Sosyal medya platformları, kişisel bilgilerin, görüntülerin ve ses kayıtlarının hızla yayıldığı bir mecra haline gelmiştir. Yargıtay WhatsApp, Instagram, YouTube, X ve Facebook gibi sosyal medya platformları ile cep telefonu ve bilgisayar gibi cihazları “bilişim sistemi” olarak değerlendirir. Bir kişinin özel yaşamına dair bilgilerinin izinsiz şekilde internette paylaşılması, suçun bilişim sistemi kullanılarak işlenmesi anlamına gelir ve bu durum cezayı ağırlaştırıcı bir neden olarak değerlendirilir. Örneğin, bir kişinin özel mesajlarının ekran görüntüsünü alıp paylaşmak ya da bir fotoğrafını izinsiz olarak çeşitli platformlarda yayımlamak, ağır yaptırımlarla sonuçlanabilir ve suçun nitelikli halini oluşturur.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Ceza Sorumluluğu

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, şikayete bağlı suçlar arasındadır. Bu nedenle mağdurun şikayeti olmadan soruşturma başlatılamaz. Suçun basit hali için öngörülen ceza, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak suçun ifşa suretiyle işlenmesi halinde, ceza bir kat artırılarak uygulanır.

Bu suçla ilgili yargılama sürecinde dikkat edilmesi gereken temel nokta, failin kastıdır. Failin, özel hayatın gizliliğini ihlal etme kastıyla hareket ettiği tespit edilmelidir. Aksi halde suçun oluştuğu kabul edilmez. Örneğin, bir kişinin yanlışlıkla başkasına ait özel bir görüntüyü paylaşması, kast unsuru oluşmadığı için suç kapsamında değerlendirilmeyebilir.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Ağırlaştırıcı Nedenler

TCK m.137, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda cezayı artıran nedenleri düzenler. Suçun bir kamu görevlisi tarafından görevi kötüye kullanarak işlenmesi, bu nedenlerden biridir. Örneğin, bir avukatın bir vatandaşın kişisel verilerini rızası dışında paylaşması, bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenen özel hayatın gizliliği suçuna bir örnek olarak ise bir gazetecinin, röportaj yapmak amacıyla bir kişinin evine veya özel yaşam alanına girerek burada gördüğü bir sözleşmeyi ya da bir mektubu kişinin bilgisi dışında yayımlaması verilebilir. Bu durumlarda hümkedilen ceza yarı oranda artırılır, çünkü suçun işleniş biçimi, mağdurun uğradığı zararı daha da büyütebilmektedir.

TCK m. 137: “(1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;
a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

Özel Hayatın Gizliliği Suçunda Cezanın Adli Para Cezasına Dönüştürülmesi, Ertelenmesi veya Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Aşağıda bulunan seçenekler, ceza hukukunda failin topluma kazandırılması ve cezanın caydırıcılık amacına uygun olarak uygulanması için alternatif çözümler sunar. Hangisinin uygulanacağı, somut olayın özelliklerine, failin kişisel durumuna ve suçun niteliğine bağlıdır.

Cezanın Adli Para Cezasına Dönüştürülmesi

Mahkeme, hapis cezasını adli para cezasına çevirerek infaz edebilir. Özel hayatın gizliliği suçu gibi belirli suçlarda, mahkeme hapis cezasını doğrudan para cezasına çevirebilir. Bu durum genellikle cezanın alt sınırda belirlenmesi ve suçun daha hafif bir şekilde işlenmesi durumunda tercih edilir. Örneğin, failin pişmanlık göstermesi veya mağdurun zararını gidermesi, bu tür bir kararı destekleyebilir. Adli para cezası, belirli bir miktar üzerinden hesaplanır ve sanığın ekonomik durumu da göz önünde bulundurularak ödenir.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, hükmedilen hapis cezasının belli bir süreyle infaz edilmemesi anlamına gelir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işleyen fail, eğer bir yıldan az hapis cezasına mahkûm edilmişse ve daha önce kasıtlı bir suçtan ceza almamışsa mahkeme bu cezayı erteleyebilir. Erteleme kararı, failin bir daha suç işlemeyeceği kanaatine dayanır ve genellikle iyi hal gösteren sanıklara uygulanır. Erteleme süresi boyunca failin denetim süresine tabi tutulması da mümkündür. Bu süre içinde yeni bir suç işlenmezse ceza infaz edilmeden düşer.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

HAGB, sanık hakkında verilen hükmün belli bir süreyle açıklanmaması ve bu süre zarfında sanığın denetime tabi tutulmasıdır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işleyen bir failin cezası 2 yıl veya daha az bir süre ise ve sanık daha önce kasıtlı bir suç işlememişse mahkeme HAGB kararı verebilir. Bu durumda sanık, belirli bir denetim süresi boyunca yeni bir suç işlemezse hüküm hiçbir zaman açıklanmaz ve sanık sabıkasız sayılır. Ancak denetim süresi içinde yeni bir suç işlenmesi durumunda, açıklanmayan hüküm devreye girer ve ceza infaz edilir.

Özel Hayatın Gizliliği İhlali Suçunun Unsurları

Suçun unsurları hem maddi hem de manevi boyutlarıyla değerlendirilir:

  • Maddi Unsurlar: Suçun konusu, bireyin özel hayatına ilişkin ses veya görüntü gibi verilerdir. Suçun fiili, bu verilerin izinsiz olarak kaydedilmesi veya ifşa edilmesidir.
  • Manevi Unsurlar: Suçun işlenmesi için failin kasten hareket etmesi gerekmektedir. Taksirle bu suçun işlenmesi mümkün değildir.
  • Hukuka Aykırılık Unsuru: Verilerin kaydedilmesi ya da paylaşılması, hukuka uygun bir sebebe dayanıyorsa (örneğin, yargı kararıyla) suç oluşmaz.

Failin ve Mağdurun Durumu

Bu suçun faili herhangi bir kişi olabilir. Failin özel bir vasfa sahip olması gerekmez. Ancak suçu işleyen kişinin mağdurla arasında bir güven ilişkisi bulunuyorsa (örneğin, eş, arkadaş veya iş ortağı) bu durum cezanın belirlenmesinde etkili olabilir.

Mağdur ise özel hayatı ihlal edilen kişidir. Örneğin, bir kimsenin izni olmaksızın ev içindeki görüntülerinin kaydedilmesi ya da bu görüntülerin internette yayılması, mağdurun özel hayatını ihlal eder. Mağdurun dava açma hakkı, suçun öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde kullanılmalıdır.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Yargıtay Kararları

Aşağıda yer alan Yargıtay kararı, https://karararama.yargitay.gov.tr/ adresinden alınmıştır.

12. Ceza Dairesi 2018/4880 E., 2018/10780 K.

“İçtihat Metni”

    Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi

    Suçlar: Konut dokunulmazlığının ihlali, özel hayatın gizliliğini ihlal

    Hükümler:

    1- Sanıklar …, …, … ve … hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından ayrı ayrı beraat

    2- Sanık … hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan beraat

    Konut dokunulmazlığının ihlali ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanıklar …,…, … ve …’in beraatlerine, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık …’nin beraatine ilişkin hükümler, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

    Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 14.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    CategoryCeza Davaları